GoaYoga Röportaj | Çağ Gürle
17396
post-template-default,single,single-post,postid-17396,single-format-standard,bridge-core-1.0.5,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-18.1,qode-theme-bridge,disabled_footer_bottom,wpb-js-composer js-comp-ver-7.9,vc_responsive
 

GoaYoga Röportaj

GoaYoga Röportaj

GOAYOGA MODA KURUCULARINDAN GİTHA İLE YOGA HAKKINDA SOHBETLERİMİZDEN DOĞAN RÖPORTAJ. 
7 TEMMUZ 2021 / MODA

Githa: Sizi tanıyalım. Ne kadar süredir Yoga’yla ilgileniyorsunuz? Yoga seansları, uzmanlık programları sunmaya nasıl karar verdiniz? 

Çağ: Yogayla 98 yılında babam sayesinde tanıştım. Babam yogi olduğu için değil, o da bi gün deneyeyim bakayım dedi, o gün ben ondan gördüm ve o günden bugüne hayatımın merkezine oturdu. Sanki babam, bana aktarmak için bir gün elinde tutmuş gibi oldu. Zamanla eğitimlerle, içine girerek, kendi bedenimde uzun saatler boyu çalışarak, çokça zaman ve para harcayarak kaynaklarımı genişlettim. Dolup taşmaya başladığında ise paylaşma zamanı geldiğine inanıp uzmanlık programlarına başladım.

 Son zamanlarda 200 ve 300 saatlik programlar çok arttı. Her hoca sanırım kendi ekolünde, temelde benzerlik gösterse de oldukça farklı şekilde sunuyor bu eğitimleri. Tam olarak, temeldeki farklar nelerdir? Öğrenciler neye göre seçim yapacaklar?

Temelde hangi ekolden geldiğiniz çok da önem arz etmiyor artık. Büyük oranda ekoller arası çatışmalar süreci geçtiğimiz 10 yılda aşıldı. Birbirlerine karşıt görüşler yumuşadı ve büyük ölçüde her ekol ezoterik inançlardan bilimsel görüşlere doğru yumuşak bir geçiş yaşadı. Yeni nesil öğrenciler(şimdiki hocalar) sağladı bunu. Bir ekolü aldılar, işe yarayan ve yaramayan kısımlarını tespit ettiler. Hangi kısımlar çürük, hangi kısımlar deneysel veya bilimsel gerçekle uyuşmuyor güzel bir ayıklanma dönemi oldu. Şimdi daha makul seviyede ekol farklılıkları var.

Öğrencilerin neye göre seçim yapacağı çok kapsamlı ve sabitlemesi zor bir konu. Ama eve yakın diye, ucuz diye veya iyi paketlenmiş göründüğü için hoca veya eğitim seçmek doğru değil. Bir market alışverişi yapıyor gibi yapmamalıyız bu seçimi. Ben hoca seçimine inanıyorum. Daha sezgisel bir yerden seçiyorum hocalarımı. Beni bir yerden başka bir noktaya taşıyabileceğini öngördüğüm donanıma sahip olup olmadığına bakıyorum. Bana ilham veriyor mu; hayatla ilgili aşmakta zorlandığım bir engeli aşmamı kolaylaştırabilir mi, yanında veya yakınında nasıl hissediyorum? Hepimizin sağlıklı ve dengeli bir psikolojik yapı ile ilgili kanaatimiz var. Ben de kendi kanaatimle, bu dengeden çok uzaklaştığını düşündüğüm kişilerle hocam olarak çalışmamayı seçiyorum. Tabi bunlar benim kanaatim. Kimseyi bağlamaz.

Sizin yaklaşımınız nasıl? Öğrenciler sizi seçtiğinde neyle karşılaşmayı ummalılar? 

Benim yaklaşımım, benimle birlikte evriliyor. Her sene kısmen değişiyor. Ancak temelde sıkı sıkıya tuttuğum hem çekirdek öğretilerim hem de prensiplerim var. Onlar beni ve çalışma alanımızı koruyor, besliyor. Süslü cümleler kurup, büyülü vaatlerle insanların dikkatini çekmek veya algılarını manipüle etmek, benim hoşlandığım bir tutum değil. O yüzden bu cümleler arasında bir cümle değil duymaları gereken. Ben söze çok tamah eden biri değilim. Tüm bu cümlelerin ardındaki, söylenmemiş, ifade edilmemiş olana dikkat getirirlerse benim yaklaşımımı sezebilirler.

Teknik olarak ise yaklaşımım spontan öğrenme üzerine yoğunlaşıyor. Yani bir durumla ilişkilenme becerimizi nasıl uyandırırız. Bir soruna karşı yaklaşımımızın farkına varıyor ve mümkünse düzenliyoruz. Bu tür bir öğrenme başka sorunlarla karşılaştığımızda kendi kendini aktive eden, regüle edici bir etki yaratıyor. Bilgi edinmekten ziyade bağlam kurmayı öne çıkarıyorum. Önceden bildiğimiz ama doğru yere oturtamadığımız veya ne işe yarayacağını henüz bilmediğimiz bir çok şey almış oluyoruz içeri bu güne kadar. Benim önemsediğim yolculuk, zaten sahip olduklarımızın uyumlu bir bütünlüğe erişmesini sağlayabilmek. Bunu yaparken bazen içerden kirli veya yıpratıcı olan bilgilerin, inançların çıkması ve yerine daha taze, onarıcı bilgilerin girmesi gerekiyorsa, bu tür bilgilere de kapıyı açık tutuyoruz.

Anladığım kadarıyla Yoga Uzmanlık Programı adı altında, Yoga’dan farklı birçok disiplinden faydalanıyorsunuz. Temelde tam olarak neyi amaçlıyorsunuz? Ne tür bir dönüşüm yaratmayı umuyorsunuz?

Evet, faydalandığım çok farklı disiplinler var. Hızlıca aklıma gelenler, medikal düzeyde anatomi bilgisini çok kullanıyorum. Hem kendi terapi sürecimden gördüğüm faydalar hem de yaklaşımına olan hayranlığım sebebiyle Psikodrama ekolünden çok faydalanıyorum dünya ve dolayısıyla yoga görüşümü şekillendirirken. Klasik Yoga felsefesi ve tarihi, karşılaştırmalı olarak bu disiplinlerin tarihi örüntüsünü anlarken bana çok yardım ediyor. 10 yılı aşkın süredir didik didik ettiğim Feldenkrais metodu veya Somatics gibi deneyimsel ekoller bana büyük bir ilham kaynağı oluyor halen. Osteopati bilgisi veya Almanya kökenli New Medicine görüşü de hastalıklarla veya arızalarla ilgili görüşlerimi sağlamlaştırmama yardımcı oluyor.

Temelde amaçladığımız şey şu. Ölümcül olan, yarına uyanmayı önleyen en büyük düşman aslında hastalıklar veya kazalar değil; kendini bilmemek, tanıyamamak. İnsanlar, bu tür eğitimlere iyileşmek veya gelişmek için gelirler. Belirli ölçüde yaşamdan ve yaşamın getireceklerinden korkarak gelirler. Hasta olmamak için yogaya gelirler. Hastalıktan kurtulmak için yogaya gelirler. Ben, hocalığım vasıtasıyla o korkuyu, kaygıyı meraka ve öğrenme iştahına dönüştürmeyi umuyorum. Yaşamı dev bir tehdit gibi algılayan sürekli tetikte olan sinir sistemini, güven ve yeterlilik duygularıyla nasıl besleyebilecekleri hususunda ilham olmaya çalışıyorum. Yatıştırılmaya ihtiyaç duyana bu alanı açıyorum. Uyarılmaya ihtiyaç duyana bu alanı açıyorum. Hiçbir zaman tek bir dönüşüm modelinden söz edemiyoruz. Kimseyi iyileştirmek veya geliştirmek gibi bir tasamız da yok esasen. Katılımcıların Fiziksel ve psikolojik sınırlarını tanımalarına fırsat tanımak önceliğimiz.

Her şeyden evvel, bir şeyler öğretirken kimsenin içine sonradan temizlemek zorunda kalacağı bir şey bırakmamak için, insan olarak kendimizle de amansız şekilde çalışıyoruz.

Öğrenciler tüm bu bilgilere deneyimlere nasıl yanıt veriyor? Her öğrenci bu dönüşümü yaşayabiliyor mu? %100 sonuç alabiliyor musunuz?

Bu bir süreç meselesi. İnsan o ölçüde öngörülebilir bir varlık değil kanaatindeyim. Çevresel koşullar önemli bir değişken ve öğrenciler çok farklı öykülerle geliyorlar. Her biri bambaşka bir çocukluk yaşamış, farklı bağlanma modellerine maruz kalmış veya derin travmatik deneyimleri olabilen insanlar. Kiminin tek cümle duyduğunda sinir sistemi oldukça olumlu yanıtlar üretebililiyor, yatışabiliyorken; bir başkasının 6 aylık bir güven tahsisine, zarar görmeyeceğine dair sakin ve emin bir ikna sürecine ihtiyacı oluyor. Bedendeki hislerle çalışıyoruz ve kimi insan için bu somatik bağlantı (beyin-bedensel hisler) onarılması güç seviyede tahrip olmuş olabiliyor. Dolayısıyla süreç herkes için aynı tempoda veya aynı etkide çalışmıyor. Bizim de öğrencilerimiz için böyle bir varış hedefi veya bireysel bir ajandamız yok. Herkese kendi hızında, kendi hassas iç dengesini gözeterek ilerlemesi için fırsat sunmaya gayret ediyoruz. Bunun katılımcılara, güvende hissettiren önemli bir tutum olduğuna inanıyorum.

Son yıllarda Yoga bir çare gibi görülmeye başladı. Neden insanlar psikolojik sorunlarını psikologla veya psikiyatrla değil de Yoga hocalarından medet umarak çözmeye çalışıyor?

Evet bu önemli bir konu. Ben de ruhsal çatışmalarımı, davranışsal ve duygusal sorunlarımı yoga ile çözebilirim ümidiyle çok zaman harcadım. Ancak sonunda Yogamı bu tür taleplerle tahrip etmekten vazgeçtim ve psikolojik destek almayı kabul etmiştim. Bu adımı attığımda hem Yogam özgürleşti hem de ben iyileşmeye başladım. Çünkü Yoga bize iyileşme vaat etmiyor. Yoga hiçbir şey vaat etmiyor. Burada biraz Yoga’yı da tanımlamış oluyoruz. Yoga bir şey vaat edemez çünkü bir insan değil. Yoga hocaları veya ekoller vaatlerde bulunabilir, Yoga değil. Ben Yoga’dan iyileşme taleplerimi çektiğimde, Yoga’yı görebilmeye, deneyimleyebilmeye başladım. Kendi arzularım ve beklentilerimle Yoga’yı daracık bir açıya hapsettiğimi çok geç anladım. Yogayı, olmak istediğim kişinin kölesi haline getirmeye, onu bir araç olarak kullanmaya çalıştığımı fark ettiğimde, esasen Yoga’dan beslenebilmeye başladım.

Uzmanlık programlarımızda da hem psikolojik hem de fizyolojik sorunları konunun uzmanlarına danışmalarını tavsiye ediyorum. Bu konuda oldukça net çizgilerim var. Etik olarak da uygun bir durum değil. Yoga alanında açığa çıkan birçok iç çatışma, birçok kısıtlanmış duygu durum, travmatik öyküler nevrotik olabilecek şekilde açığa çıkabiliyor. Çünkü bedenler ve zihinler konfor alanından çıkmaya davet ediliyor. Çünkü derin dokulara erişiyorsunuz hareketle. Uzun yıllardır baskılanmış, dondurulmuş, hareketten men edilmiş dokuları uyandırıyorsunuz ve bu birçok duyguyu, anıyı uyandırıyor. Gömüldüğü yerden çıkıyorlar. Tüm bu yük, hem yoga alanında rehabilite edilemeyecek kadar karmaşıktır, hem yoga hocalarının yetkisi  yoktur ve bilgisi bu hususta yeterli olamaz. Ancak öğrencilerimin psikolojik danışmanlarının ifadelerine göre, yoga psikoterapötik süreçleri olumlu biçimde besliyor. Seanslara kaliteli içerik üretmeye yardımcı oluyor ve insanları hisselleştirdiği için duyguların açığa çıkabilmesine yardımcı oluyor.

Yoga’da tarikatçılık türü yapılanmalar da göze çarpıyor. Müthiş bir biat kültürü var ama newage formda diyebilir miyiz? Sevgi, iyi niyet, yardımlaşma, özgürleşme adı altında insanlar aslında istismara açık hale getiriliyor olabilir mi? 

Hoca öğrenci ilişkisi ilginç ve zor bir ilişki türü. Bir şekilde içerdiği hiyerarşi, aile içi dinamiklerden ödünç aldığı miraslar ve aktarımlar insanların kolayca suiistimal edip suiistimal edilebildiği bir ortam yaratabiliyor. Öğrenci açısından büyük oranda -aslında geçici şekilde – kaygıyı bertaraf ettiğine inanılan bir yanı var. Hoca söylüyor ve öğrenci yapıyor. Böylece öğrenci kendi akıbetini belirleme stresinden, kendi seçimlerini yapmanın verdiği sıkıntıdan azad oluyor. Ne kolay, biri söylesin ben yapayım. İşler kötü giderse, hocayı suçlar suçluluk yükünü de sırtımdan atarım. Ama kimseden yönerge almadan yaşarsam, tüm hatalar ve olası götürüler benim omuzlarıma kalacak. Hoca için de o koltuk oldukça tehlikelidir. Birçok hemcinsin ve karşı cinsin insan karşına oturmuş, senin ağzından çıkacak kanaati, görüşü, bilgiyi büyük bir hayranlıkla ve aidiyetle bekliyor. Nasıl bir tatmin düşünebiliyor musunuz? İnsanlar üzerinde hüküm hissi veriyor gizliden veya açıktan size. Bu tür güçler, henüz olgunlaşmamış ruhların kolayca ayağını kaydırabilecek güçler. Sadece Yoga’da değil, hayatta bu tür bir ilişkinin olduğu her alanda görebilirsiniz bunu. İnsanlar içlerindeki bir tür güçsüzlüğü görünmez kılabilmek, onun köklerindeki derin derin sızlayan yarayı unutabilmek için bu tür yapay güçlere sıkı sıkıya tutunabilirler. Hatta çok bilgili, çok maharetli de olabilirler. Kostümleri çok şık, sunumları eşsiz olabilir. Bu kişiyi nasıl göreceksiniz eğer siz de benzer yaralara sahipseniz ve görmekten kaçıyorsanız? O size, kendinizden kaçtığınız ölçüde ‘normal’ biri gibi görünecektir. Ta ki, kendi yaranıza sahip çıkana kadar. Kendi güçsüzlüğünüzü öykünüzde bulup sarmaladığınızda, bu tür istismarlardan korunmuş olursunuz. Ama gördüğüm kadarıyla bu tür oluşumlarda alan memnun satan memnun. O yüzden, ortada bir sorun görünmüyor. Umarım anlatabiliyorumdur.

Meditasyon çok farklı biçimlerde anlatılıyor. Temelde sizin için nedir? Bir de son yıllarda Mindfulness diye bir ürün ortaya çıktı, gördüğümüz kadarıyla da oldukça popüler. Sizin paylaşımlarınızda veya programlarınızda bu kelimeye hiç rastlamadık; mindfulness kullanmayı tercih etmiyor musunuz?

Meditasyon batılı görüşle düşünmek, tefekkür etmek, idrak etmek gibi bir anlamı var. Doğuda ise süreci izlemek, bilinçli şekilde dahil olmak gibi bir anlamı var. Ezoterik öğretilerde aşkın hallere geçiş şeklinde veya transandant biçimlerde de tanımlayanlar var. Benim için oldukça sade bir anlamı var. Kendimi deneyimleme şeklimin farkına varmak meditasyon. Beden duygu düşünce ve çevre alanında farkındalık çalışmalarım olarak görüyorum. Dolayısıyla oturmak, yürümek, koşmak, yüzmek, düşünmek, ağlamak, hasta olmak, aşık olmak, düşmek, yemek yemek, uykuya geçiş, sarılmak, bir tanıdıkla selamlaşmak veya bir yabancıyla göz göze gelmek.. Yani her an, her yerde uygulanabilir bir çalışma benim için.

Mindfulness bir öğreti değil aslında. Burada uzun uzun tarihine vs. girmeyelim. Ama temelde psikolojik yaklaşımların meditatif öğretilerle harmanlanmış hali diyebiliriz. Aslında bir tai chi masterına bakarsanız veya bir advaita vedanta filozofuna, yahut bir zen ustasına; orada zaten göreceğiniz şey mindfulness’tır. Hassas, özenli, esnek, uyanık, sağlam bir dikkat hali. Bunun adını koymak ve popüler hale getirmek, yeni bir şey sanılmasına sebep oldu. İnsan denen varlığın zaten sahip olduğu bir beceridir bu. Bazen bir sevgiliden ayrılırken son kez el ele tutuştuğumuzda veya kaynayan bir tencereyi bir yerden bir yere taşırken, güzel bir gölgelikte yanı başımıza konuveren rengarenk bir kelebeği gördüğümüzde o özenli dikkat bir anda her yanımızı kaplar. Kapsanması gereken, her anı özümsenmesi gereken bir deneyimde kendiliğinden yükselen bir iç uzuv gibidir. Bu tabiri pek sevmiyorum ama yine de kullanıcam, modern yaşam dinamikleri bu tür bir meditatif hale alan açacak, zaman tanıyacak kadar yavaş ve toleranslı değil. Bu yüzden insanlar bu kaybolmaya yüz tutmuş beceriyi yeniden uyandırmak için bu tür kurslara kaydoluyorlar. Elbette psikolojiden gelen bir terapötik etkisi de var. Deneyimimizin bilinçdışına işlenmeden geçiş yapan kısmını azaltabilmemiz için Mindfulness bize yardımcı oluyor.

Onbinlerce takipçiniz veya üzerine çalışılmış bir instagram sayfanız yok. PR’ınız profesyonel olarak yapılmıyor gibi görünüyor. Bu sizin tercihiniz mi? Çok daha fazla kişiye ulaşmak veya daha popüler olmak ister miydiniz?

Çok önemsemiyorum sosyal medyayı. Basitçe duyuruyorum ve bir şekilde çalışmamız gereken kişiyle rast geleceğimize inanıyorum. Biliyorsunuz bir de büyük bir saldırganlık, hudutsuzluk var sosyal medyada. Aslında biraz bununla muhatap olmaktan da uzak kalıyor, korunuyorum böylece. Bu benim tercihim yani. Öğrencimin beni bir şekilde rastlantısal gibi gözüken sezgisel adımlarla bulacağını biliyorum.