Erkek Adam Yoga Yapar mı? | Çağ Gürle
16934
post-template-default,single,single-post,postid-16934,single-format-standard,bridge-core-1.0.5,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-title-hidden,qode-theme-ver-18.1,qode-theme-bridge,disabled_footer_bottom,wpb-js-composer js-comp-ver-6.0.2,vc_responsive

Erkek Adam Yoga Yapar mı?

Fatih Büyükbayrak
Men’s Health

Bu sorunun cevabını bulmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadım. Bir ay boyunca yoga yaptım. Hayaldi, gerçek oldu. Men’s Health yogada…

Yoga yapmak ne kadar zor olabilir ki? Genel yayın yönetmenimiz Eren Erentay, bir ay boyunca yoga yapmamı ve bundan bir haber hazırlamamı önerdiğinde ilk düşündüğüm bu oldu. Sonuçta son üç aydır, Türkiye’nin en iyi boksörlerini, kickboks dövüşçülerini ve atletlerini yetiştiren Bujin fight Club’da antrenör Burak Uğur’un insan üstü antrenmanını yapıyordum. (O antrenmanın yazısını ilerleyen sayfalarda bulabilirsiniz). Kondisyonumun zirvesindeydim. Beraber halı saha maçına çıktığım arkadaşlarım bile artık maçlarda yorulmadığımı fark ediyor, bir an önce bu antrenmanları bitirmem için kulis yapıyorlardı. (Özellikle rakip takımdakiler). Komando gibi antrenman yaptıktan sonra birazcık yoganın beni zorlamayacağına karar verdim ve yazıyı hazırlamayı kabul ettim.

Bu, ekibimizde büyük bir sevinç ve coşkuyla karşılandı. Benle dalga geçilebilecek bir konu ortaya çıkmıştı (!) Özellikle genel yayın yönetmenimiz Eren Erentay bu fikrin hayata geçmesi için tüm imkanları seferber etti. Ben de Cihangir Yoga’dan yoga eğitmeni Çağ Gürle (cagrical.wordpress.com) ile irtibata geçtim. Yaklaşık 12 yıldır yoga yapan, son üç senedir de hayatına yoga eğitmeni olarak devam eden Çağ, bana önce üç hafta başlangıç seviyesi derslerine girmemi, daha sonra da Power Vinyasa seansına girerek tabiri caizse Hanya’yı Konya’yı anlamamı önerdi. “Tamam” dedim. Evet, bir hayal gerçek olmak üzereydi. Yoga yapacaktım.

HAFTA #1
Kendimi saniyeleri sayar buldum
Açıkçası neyle karşılaşacağım, ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Yogayla o güne kadarki tek ilişkim, gittiğim spor salonlarının stüdyolarında camların arkasından gördüğüm yoga yapan insanlardı, o kadar. Aylardır haftada dört gün çok yoğun tempoda antrenman yapıyordum. Sekiz metrelik gemi halatlarını taşıyor, 40 kilogramlık kum torbalarını kafamın üstünden arkaya fırlatıyordum. Haliyle, başlangıç seviyesi derslerini biraz küçümser bir tavırda yol almıştım stüdyoya doğrusu. Ancak o küçümser tavrım pek uzun sürmedi. Dizlerimi hafif kırıp, avuç içlerimi yere değdirdiğim ‘aşağı bakan köpek’ pozunda üç dakika geçirdikten sonra “Keşke 40 kilogramlık bir kum torbası olsa da fırlatsam” demeye başladım. Alnımdan mata doğru terler dökülüyor, bir an önce geçmesi ümidiyle saniyeleri sayıyor, kafamı kaldırıp duvardaki saate kaçamak bakışlarla bakmaya çalışıyordum. İçimden “Hocam ben ilk seti bitirdim, dinlenebilir miyim?” demek geçiyordu. Ancak hemen yanımdaki matta aynı hareketi kusursuz bir formda yapan 50’li yaşlarına merdiven dayamış veteran yogacı ağabeyleri görünce utancımdan sesimi çıkaramıyordum. Bunun sebebi belliydi. Ne kadar spor yaparsam yapayım o anda vücudumu daha önce hiç çalıştırmadığım bir şekilde çalıştırıyordum ve vücudum da kendi açısından bu ‘ne idüğü belirsiz’ hareketlere reaksiyon veriyordu.

Eğer siz de şu ana kadar bir yoga dersine girmediyseniz, büyük ihtimalle benim gibi standart bir yoga dersini arka arkaya eklenmiş esneme hareketleri olarak düşünüyorsunuzdur. Aslında bu çok da yanlış değil. Neredeyse bütün yoga hareketleri esnekliğinizi artırmak üzere tasarlanmış. Her harekette farklı bir kas grubunuz ve ekleminiz geriliyor. Ancak hareketler birbiri ardına eklenerek değil, akışkan bir şekilde devam ediyor. Yani bir pozdan diğerine geçerken ayağa kalkıp toparlanıp bambaşka bir hareket yapmıyorsunuz. Örneğin biraz önce anlattığım üzere, ayaktayken yere eğilip avuç içlerinizi yere değdiriyor, o pozda üç dakika bekledikten sonra ayaklarınızı kıpırdatmadan emekler gibi öne gidiyor ve benim tabirimle plank hareketine geçiyorsunuz. Tabii o pozda da yine üç dakika bekliyorsunuz. Bu da ara vermeden bir saat boyunca egzersiz yapmanız anlamına geliyor. Bu arada vücudunuz yer çekimine karşı mücadele ettiği için kendi ağırlığınıza karşı direnç uyguluyorsunuz.

Bir buçuk saatlik ilk tecrübemde başlangıç seviyesinde bir derse girmeme rağmen, stüdyodan çıktığımda kaslarımda laktik asidin birikmesiyle yandığını hissedebiliyordum. Üstelik sadece bacak ya da karın kaslarım değil, daha önce varlığını bile hissetmediğim (mesela omzumun arkasındaki ve baldırlarımın içindeki) ufak kaslar bile sızlıyordu.

HAFTA #2
Sonunda nefes almayı öğrendim
Nefesimi kullanmayı daha iyi becermeye başlayınca ikinci derste işler benim için biraz daha kolay gitti. Zira yogada hareketleri yaparken zorlanmanızı azaltacak tek şey, doğru nefes almak. “Nefesini ayarlamanın nesi zor ki?” demeyin. Ağırlık çalışırken bu işin son derece basit olduğunu biliyorum. Pozitif direncin olduğu yerde nefes verir (mesela bench preste ağırlığı kaldırırken), negatif dirençte (ağırlığı indirirken) ise alırsınız. Peki üç dakika boyunca aynı pozda sabit dururken ya da kollarınızla bacaklarınıza düğüm atar gibi bir poz alırken ne yapacaksınız? Merak etmeyin vücudunuz kısa süre içinde en verimli nefes alma tekniğini kendi geliştiriyor. Bu süre içerisinde tavsiyem eğitmeninizin komutlarına harfiyen uymanız. En azından ben öyle yaptım.

Üçüncü haftanın sonunda, eğitmenim Çağ Gürle artık bölüm sonu canavarı ile karşılaşmaya hazır olduğumu söyledi: Power Vinyasa. Bildiğiniz üzere bugün öğretilen pek çok farklı yoga stili bulunuyor. Power Vinyasa da 90’larda Amerikalı iki yoga eğitmeni tarafından, fitness salonlarında antrenman yapmaya alışmış kişileri de yogaya çekmek için türetilmiş, diğer yoga stillerine göre nispeten daha zor bir stil. Power Vinyasa yogada daha fazla pozu daha uzun süre korumanız gerekiyor. Üstelik pozlar arasındaki geçişler daha seri.

HAFTA #3
Sadece ben mi terliyorum?
Ders başladıktan sonra, korktuğum şeyler bir bir başıma gelmeye başladı. Derse katılanlar tecrübeliydi. Tabiri caizse her biri bu işim kompetanıydı. Çağ Gürle’nin bir pozisyonun adını söylemesi o insanlar için yeterliydi. “Savaşçı pozu!” diyordu Çağ Gürle ve bütün sınıf söylenen poza geçiyordu aynı esnada. Benimse en ufak bir fikrim yoktu. Çaktırmadan sağa sola bakıp insanların yaptıklarını taklit etmeye çalışıyordum. Savaşçı duruşu, aşağı bakan köpek duruşu derken bir buçuk saatlik ders bitmek üzereydi. Tabii, ben de öyle… Ders süresince o kadar terledim ki, kullandığım matı bir kere ters çevirdim, bir kere de tamamen yeni bir mata geçtim. Hatta dersin sonlarına doğru halime acıyan Çağ Gürle, yanımdan geçerken yanıma kurulanmam için bir havlu bıraktı çaktırmadan.

HAFTA #4
Yoga ile karın kası çıkar mı?
Dersten sonra Çağ yanıma geldi. “Neyse, pek zorlanmadın” dedi gülümseyerek. Ben de Çağ’ı yakalamışken bir Men’s Health erkeğinin yogadan nasıl faydalanabileceği konusunda bir şeyler öğrenmeye çalıştım. “Düzenli olarak ağırlık ve kardiyo antrenmanı yapıyorum, yogayı ne yapayım?” diyorsanız, bir kere daha düşünün. Çağ Gürle anlatıyor: “Yoga dambıllar ile yapamayacağınız bir şeyi sağlıyor. Eklem çevresindeki kasları güçlendiriyor. Yoğun şekilde ağırlık antrenmanları yapanlar en çok eklem sakatlıkları yaşarlar. Squat sırasında dizlerini ya da bench pres yaparken omuzlarını sakatlarlar. Eğer bu antrenmanları yogayla desteklerseniz bu şanssız sakatlıkları yaşama riskinizi ciddi oranda azaltabilirsiniz.”

Şu ana kadarki halı saha maçları kariyerim boyunca diz sakatlıkları yaşadığımdan, yoganın faydası benim için çok önemliydi. Ancak fitness dünyasında kimseyi “Sakatlıkları önleyeceksiniz” diye tavlayamayacağınız bir gerçek. Herkes kaydolduğu spor salonlarından, ders aldığı kişisel antrenörlerden aynı sorunun cevabını bekliyor: “Baklavalarımı ne zaman görürüm?” Bu yüzden ben de bu soruyu Çağ Gürle’ye yönelttim. “Yogada vücut ağırlığı ile antrenman yaptığınızdan, kaslarınızın şişmesini beklemek hayal olur. Zira kaslarınızı o kadar yıpratmıyorsunuz. Ancak sabit pozisyonda uzun süre beklediğiniz pek çok pozda merkez bölgenin yandığını hissedebilirsiniz.” Çağ Gürle’nin sözlerini, onun dersinde ter dökmüş biri olarak şöyle yorumlamama izin verin; yoga ile “Truva” filmindeki Brad Pitt gibi değil, “Dövüş Kulübü”ndeki Brad Pitt gibi olabilirsiniz.

Çağ Gürle, ayrıca yoganın sadece spor performansınızı artırmaya ve kaslarınızı esnetmeye yarayacağını düşünmemeniz konusunda sizi uyarıyor: “Düzenli olarak yoga yapmak nefesi etkili kullanmayı öğretir. Bu da hem dinlenme hem de uyku kalitesini artırır. Ayrıca yoganın en önemli faydalarından biri stres hormonunu azaltmasıdır.”

Evet, böylece dersten çıktıktan sonra neden hafifi çakırkeyif olduğumun sırrı da çözülmüş oldu. Bir de neden bu kadar çok terlediğimi çözersem ortada hiçbir sorun kalmayacak demektir…